YARESAN (EHL-İ HAK) M. REZA HAMZEH’EE

YARESAN ( EHL-İ HAK )

YARESAN (EHL-İ HAK): BİR KÜRT CEMAATİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK TARİHSEL VE DİNİ-TARİHSEL BİR İNCELEME, M. REZA HAMZEH’EE

Türkçe baskıya önsöz

YARESAN (EHL-İ HAK): BİR KÜRT CEMAATİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK TARİHSEL VE DİNİ-TARİHSEL BİR İNCELEME, M. REZA HAMZEH’EE

Yaresan cemaati üzerine olan bu araştırma elverişsiz koşullarda tamamlandı. Tam olarak Iran ve Irak arasındaki talihsiz savaşın en şiddetli olduğu esnada yürütüldü. Yaresan cemaat mensuplarının çoğunluğunun ikamet ettiği Kermanşah bölgesi, Irak silahlı kuvvetleri tarafından kısmen işgal edilmiş ve bu bölge, savaş boyunca başlıca savaş alanlarından biri olarak kalmıştı.

Sekiz yıl süren bu savaş, yirminci yüzyılın en uzun savaşı kabul ediliyor. Doğaldır olarak bir savaş bölgesinde araştırma yürütmenin kolay olması beklenemez. Normal şartlar altında bile öylesi cemaatler üzerine yapılan çalışmalar, olağanüstü kısıtlamalarla baş etmek zorunda kalır. Nihayetinde bu cemaat, yüzyıllarca gizli koşullar altında yaşamıştır. Bereket versin ki halen cemaatleri hakkında benimle konuşmaya razı olan ve cemaat, mensuplarının özel kullanımı için sinirli sayıda basılan kitap veya el yazmalarını benim için tedarik etmeyi kabul eden birkaç kişi bulabildim.

Hatta birkaç mülakatı, Irak savaş uçakları üzerimizden uçarken yaptım. Ayrıca sürekli olarak roketleri de hesaba katmak durumundaydık zira tüm bölge Irak uzun menzilli füzelerinin erimi dahilindeydi.

Bu araştırmanın tamamlanması için karşılaşılan zorluklar denli çoktu ki birkaç sayfada ancak anlatılabilir.

 YARESAN (EHL-İ HAK) M. REZA HAMZEH’EE

Kişisel alan araştırmasıyla alakalı sorunların yanısıra ikincil literatürle ilgili farklı tür sorunlar da sözkonusuydu. En başta anılması gereken sorun, son derece nadir olan bilimsel çalışmalarla ilgiliydi. Cemaatin ritüelleri ve toplumsal örgütlenmesi hakkında bilimsel bir alan araştırmasına dayanan bir tek çalışma mevcut değildi. Dini öğretilere gelince, Minorsky ve Mokri tarafından yazılan makaleler dışında hepsi çok dikkatli bir şekilde ele alınmayı gerektiriyordu.

Bununla birlikte, tanınmış şarkiyatçılar tarafından yazılmış makaleler bile, tüm sosyal incelemeler için azami öneme sahip olan sistematik araştırma stratejisi ve metodolojiden yoksundu. Aslında birçok sosyal bilimci olmayan araştırmacı -özellikle Şarkiyatçılarzaten metedolojinin önemli olduğunu düşünmemektedirler. Görünüşe bakılırsa kendi özel yöntemlerini izlerler; gerçekten birtakım yöntemleri varsa bile, bunlar doğal olarak okuyuculara takdim edilmez.

 YARESAN (EHL-İ HAK)

Benzer şekilde, kullandıkları terimleri açıklamazlar bile; bu da, daha fazla zorluğa neden olur. Kullanilan terminolojiyi açıklamaya dair bir bölümün olmayışı, yalnızca, farklı araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlanan bilimsel terimlere has bir sorun değildir. Bazen yer isimleri bile, örneğin “Iran”, farklı anlamlara gelebilir. İşte bu terimler tanımlandığı takdirde, her okuyucu onları kendi arkaplanına göre anlayacaktır. Diğer yandan -ve bu eğilime karşı olarak- metodoloji, sosyal bilimciler için gerçekliğin neredeyse yarısı demektir. Bu bağlamda sosyologlar yalnızca terminolojinin açıklanmasında değil, metodolojinin öteki boyutları konusunda da gayet hassas davranırlar.

Yaresan (Ehl-i Hak)
Yaresan / Ehli Heqq’le ilgili referans kitap olarak kabul ve dünyada birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulan M.Reza Hamzeh’ee’.

Onlar için verilerin veya bir analizin geçerliliği daha çok, onların toplanışında izlenilen yol veya bir çalışmanın dahilinde yürütüldüğü teorik alanlara bağlıdır. Ne yazık ki, bu araştırma için bulunan hiçbir kitap veya makalede, herhangi bir metodolojinin izlendiğine yönelik hiçbir bir göstergeye rastlanmadı.

Bu yüzden mevcut ikincil literatürün kullanımı dikkatli ve eleştirel olmayı gerektiriyordu. Çalışma boyunca bu hassas

noktalara yeterince dikkat etmiş olmalıyız, zira şu an elime geçen bu fırsatla, çalışmada temel bir düzelti yapmamı gerektirecek türden yargıların olmadığını görmekteyim. Buna rağmen, yukarıda değinilen zorluklar yüzünden, ikincil literatüre dilediğimden daha fazla dayanmak zorunda kaldım. Aslında, ikincil literatür ve elyazması müsvedde ve notları aramak bile alan araştırmamın hayli zaman ve enerji alıcı bir bölümüne dönüştü. Çünkü o zaman, önemli kaynaklar hiçbir kitapçıda bulunmuyordu.

M. REZA HAMZEH’EE

Onlara sahip ve onları bana vermeye razı cemaat mensupları bulmak zorundaydım. Bu kitapların çoğu çok sinırlı sayıda basılmıştı. Onlara veya herhangi bir müsveddeye sahip olan insanları bulmak hiç de kolay değildi. Bazıları, o eserleri başkalarına göstermeye bile razı değillerdi. Veri toplama sürecinde karşılaştığım zorlukların ayrıntılı bir sunumu, sosyal bilim öğrencileri için yararlı olabilecekse de, burada, kitap ve müsveddeleri ararken ve hatta ikamet ettiğim ülkeye ulaştırırken baş etmek zorunda kaldığım maceralar hakkında bundan fazlasını yazmak mümkün değil. Bununla birlikte sosyal bilimciler, -metodolojilerinin bir parçası olarak- tüm bunların bu veya şu şekilde incelemenin sonucunu etkileyebileceğinin farkındadırlar. 1

1 Uzun dönemli alan araştırmaları yürütmüş olanların da bileceği gibi, araştırmanın ürününü etkileyebilecek olan yalnızca, incelemeye tabi konuyu etkileyen başlıca nesnel ve öznel faktörler değildir. Benzer şekilde, araştırmanın ürünü, araştırmacının kendisinin de aynı veya başka birtakım farklı önemli veya önemsiz faktörlerin tesirinde olmasından da etkilenebilir. Bu nedenle araştırmacının nesnelliği veya inceleme konusu, örneğin incelemeye tabi cemaatin araştırmacıyı yerli mi yabancı mı diye kabullendiğine bağlı olarak etkilenebilir.

Yaresan-(Ehl-i-Hak)
YARESAN (EHL-İ HAK): BİR KÜRT CEMAATİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK TARİHSEL VE DİNİ-TARİHSEL BİR İNCELEME, M. REZA HAMZEH’EE

Keza bir araştırma, araştırmacının alan tecrübesi, yerel dili biliyor mu yoksa yalnızca ulusal dili mi biliyor olduğu ya da şu veya bu aile arkaplanına sahip olduğu vb. gibi faktörlerden de etkilenebilir. Bu tür faktörlerin yanısıra, örneğin araştırmacının sosyal veya açık sözlü biri olması ya da şu veya bu görünüme sahip olması gibi çok basit kişisel özellikler de bazen önemli olabilmektedir. Şu ana kadar tüm bunlar, incelediğimiz cemaat üzerine yazmış araştırmacılar tarafından hep ihmal edilmiştir. Bu duruma tek istisna olarak, bir seferinde kendi biyığının, Yaresan cemaat mensuplarıyla kaynaşmasını kolaylaştırdığını fark eden Van Bruinessen’i gösterebiliriz. Martin van Bruinessen, Satan’s Palmists: Some heterodox beliefs and practices among the Ahl-e Haqq of the Guran district. Yayımlanmamış Müsvedde.

BİR KÜRT CEMAATİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK TARİHSEL VE DİNİ-TARİHSEL BİR İNCELEME

Ayrıca, derleyebildiğim tüm kelam veya dini metinlerin başlangıçtan beri sözlü olarak aktarıldıklarını belirtmekte yarar var. Bilindiği gibi, sözlü geleneklerin derlemesi muhtemel hataları asgariye indirmek için sistematik bir şekilde yapılmalıdir.

Sözlü gelenekler, bir nesilden bir diğer nesle sözlü olarak aktarılırken izlenen ve dikkat edilen kendi tabiat ve yasalarına sahiptir. Lakin bu gelenekler yazılacak olduklarında, ancak sözlü formlarındayken sahip oldukları dinamikliklerini kaybederler. Modernitenin etkisinde kalmış tüm insanlar, mitolojik dünyanın güç ve atmosferini hissetme ve anlama kabiliyetlerini çoktan kaybetmiştir. Weber’in de değindiği gibi, elektrik çağında doğmak, gecenin karanlığında bile heyecan veren sihrin gücünü anlama kabiliyetini ortadan kaldırır.

Ne yazık ki, sözlü gelenekleri yazıya geçirmeye girişen sözümona “modern” insanların çoğu, sadece onları anlama ve hissetme kabiliyetini yitirmekle kalmamış, transkripsiyonlara müdahale etme hakkını da vermişlerdir kendilerine. Bunu da, kişisel norm ve dünya görüşlerine göre yapmışlardır. Bu nedenle sözlü gelenekleri yazıya geçiren transkriptörler, belli bir geleneğin içeriğini yanlış veya batıl inanç bulduklarında, onları “düzeltme” girişiminde bulunabiliyorlar.

EHL-İ HAK

Ayrıca, bir cemaat elverişsiz bir çevrede yaşıyorsa, çevirmenler, “ötekiler” tarafından suistimal edilmesin diye geleneklerin bazı bölümlerini değiştirmek suretiyle müdahalede bulunabilirler. Bunu, doğal olarak, kendilerini ve cemaatlerini koruma amacıyla yaparlar. Fakat bu, bizimkisi gibi bir çalışma için her zaman sakıncalı bir durum yaratır. Bu türden muhtemel sorunların farkında olduğumuzdan, bu çalışmada başka birkaç metodolojik düşünce gözönünde bulundurulmuştur. Bu çalışmanın tamamlanmasından sonra bile Yaresan cemaatiyle belli derecede iletişim içerisinde bulunduğumdan, şu ana kadar, yukarıda bahsedilen genel alanla ilgili olarak burada düzeltilmesi gereken fazla bir şey bulmadım. Yine de, birkaç noktaya kısaca değinmemiz gerekir:

Birinci bölümde görüleceği üzere, başlıca ikincil kaynaklarin incelenmesine dair kısımda, yoğun olarak iki kaynak kul Landım. Bunlardan biri, Ne’matollah Ceyhunabadi tarafından yzilmis “Şahname-ye Heqiqat”, diğeri ise, oğlu Nur ‘Ali Elahi tarafından yazılmış “Borhan ul-Heqq” adlı kitaplardır Neʼmatollah Ceyhunabadi, cemaatin, o zamana değin sözlü şekilde aktarılmış Yaresan dini hikayelerini yazıya geçirmeye girişen ilk ve tek üyesiydi. Aslında, görünüşe bakılırsa az çok izole bir hayat yaşamış ve moderniteden fazla da etkilenmemiştir.

 YARESAN

Fakat yine de, hikayeleri yazıya geçirirken onların bazı kısımlarına müdahale edip etmediğini bilemiyoruz. Yine, herhangi bir hikayeyi görmezden gelip kitabına almadığı hakkında da bir tahmin yürütemiyoruz. Buna rağmen hacimli kitabı, cemaat dini üzerine yapılacak çalışmalar için çok değerli bir kaynaktır. Aslına bakılırsa Yaresan’ın farklı kollarına ait çoğu cemaat mensubu -özellikle Sine kentinde yaşayanlar- en hakiki Yaresan dini geleneklerinin, bu aile üyeleri tarafından muhafaza edildiğine inanır. Bu inanç, aynı zamanda, sözkonusu aile içerisinde nesilden nesile sözlü şekilde aktarılan geleneklerin değeri ve hakikiliği üzerine farklı mitler yaratmak için de bir tür kaynak olmuştur.

Bu kitaptan birkaç ilginç bölüm alıntılamıştım. Alıntılar, doğal olarak, bu çalışmanın hipotez ve argümanları doğrultusuyla bağlantılı olanlarla sınırlandırılmalıydı. Şahname-ye Heqiqat, cemaatin mitolojik ve felsefi yönleri üzerine çalışmak isteyen araştırmacılar için şüphesiz kıymetli bir kaynak işlevi görecektir.

2 Söylendiğine göre, Nur ‘Ali henüz çocukken, babası onu, ana ilahi tecellileri Sultan Sehak’ın mezarına hac için Perdivar’a götürür ve orada durduk yere ölür. Babası bir çubuk alir eline ve evi yıkmaya başlar. Bitkin düştükten sonra aynı evde uyur. Ardından rüyasında Sultan Sehak’ın kendisine göründüğünü görür. Bu rüyada Sultan Sehak’a, çocuğu annesine geri götürmeden eve dönemeyeceğini söyler. Sultan, çocuğun ruhunu daha ulu bir ruhla değiştirmek için aldığını söyler. Sultan babaya, çocuğunun ölü bedenini dürttüğü takdirde çocuğun yeni bir ruhla uyanacağını söyler. Sufi Naderi adında mezarı gözetleyen biri tüm bu olanları izlemektedir.

Sufi, babaya çocuğu orada bırakmasını söyler lakin reddedilir. Sufi Naderi, adama, tanrılardan biri olan Pir Musi’nin bizzat kendisinin yazdığı kutsal kitap “Serencam”ın bir müsveddesinden bahseder. Sufi büyüdüğünde Nur ‘Ali’ye vermesi için babasına verir.

M.REZA (FARIBORZ) HAMZEH’EE

M.REZA (FARIBORZ) HAMZEH’EE-Harsin’de (Iran) doğdu. Poona Ūniversitesi’nde (Hindistan) Ekonomi okudu. 1986: Doktorastni Poona’da “Toplumsal Hareketler Sosyolojisi” alanında -uluslarası bir üne sahip Delhili sos. yologun tasdikiyle aldı. 1989: Başka iki Bavyera üniversitesinin de onayıyla Ausburg Universitesi tarafından kendisine Alman “Dr. phil” unvanı veril. di. 1990: Kassel Ūniversitesi’nde “Uluslararası Gelişim” alanında bir yıllık post-doktora programını tamamladı. 1998: “Kültür Sosyolojisi” alanındaki Profesörlak unvanını, başka ûç Alman üniversitesinin (FU Berlin, Leipzig, Wein Garten) de tasdtkiyle Osnabrück Üniversitesi’nden aldı. Ingilizce, ALmanca ve Farsça bilimsel yayınlarının yanısıra bir roman (Werçem) ve bir şi ir kitabı yayımlamıştır. Hindistan’ın parya kasti hakkındaki ilk belgesel filmi 2007’de Almanya’da Augsburg Universitesi’nde gösterildi. 1993’ten bert Ausburg (Almanya) ve Kermansah (Iran) universitelerinde araştırma çalışmaları yapmaktadır.

Yayıncının notu: Bu kitapta yer alan Almanca kısımlar Bahar Şahin, Fransızca olanlar ise Ergin Opengin tarafından çevrilmiştir

Hazırlayan: Yarsan Ehl-i Hak 

M. Reza Fariborz Hamzeh’ee, “AHL-E ḤAQQ . INITIATION RITUAL,” Encyclopaedia Iranica, online edition, 2016

This post is available: English

Leave a Reply

This site uses cookies to offer you a better browsing experience. By browsing this website, you agree to our use of cookies.